| ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARA |
![]() TEBLİĞ VE NASI HAKKA DAVETTE MUHAMMED ALEYHİSSALÂTÜ VESSELÂM'IN TARZI CİDDİYETLEDİR..!
(ÇOK EHEMMİYETLİ KÜÇÜK KÜÇÜK MÜTEFERRİK AYİNE-İ NURİYELERİN CEMMİ İLE MESLEK-İ NURİYENİN BİR NEVİNE BİRDEN BÜYÜK BİR AYİNEDİR.. biraz uzunca oldu fakat izah ve isbat ettiği hakayık-ı nuriyenin azametine göre gayet kısacık olmuş..) "AHLÂK-I ÂLİYEYİNİN, HAKİKATİN ZEMİNİYLE OLAN RABITA-İ İTTİSALİ CİDDİYETTİR. EVET , ŞU RABITA OLAN SIDK VE CİDDİYET KESİLDİĞİ ANDA , O AHLÂK-I ÂLİYE KURUR VE HEBAEN GİDİYOR ." Asar-ı Bediiyye - 52 TEBLİĞ VE DAVETTE NİHAYET CİDDİYETİ VE VUSKU ONUN HAK VE DOĞRU OLDUĞUNU VE NİHAYET SADAKATİNİ GÖSTERİYOR..! EVET CİDDİYETSİZ TEBLİĞ! HERHALDE EN SEVİYESİZ VE YENİ ZAMANA MAHSUS BİR BİD'AY-I DALALETTİR..! EVET TEBLİĞ VE NASI HAKKA DAVETTE MUHAMMED ALEYHİSSALÂTÜ VESSELÂM'IN TARZI CİDDİYETLEDİR..! HER HUSUSTA, EZELİ VE EBEDİ, ESKİMEZ VE MODASI HİÇ GEÇMEZ, EN GÜZEL TARZ VE HAL VE TAKİLİT EDİLECEK YEGANE REHBER SÜNNET-İ SENİYE-İ AHMEDİYEDİR ALEYHİSSALÂTÜ VESSELÂM..! BÜTÜN KAİNATTAKİ CEMAL VE KEMALİ BİRDEN HABİBİNDE CEM ETMİŞ..! ONA İTTİBA ETMEYİ BIRAKAN BÜTÜN GÜZELLİKLERİ VE EDEBİ DE TERK EDİYOR..! "BU KÂİNATI HADD Ü HESABA GELMEZ TECELLİYAT-I CEMAL ve KEMALÂTINA MAZHAR EDEN O ZÂT-I CEMİL-İ ZÜLKEMAL, ELBETTE BİLBEDAHE SEVDİĞİ ve İZHARINI İSTEDİĞİ CEMAL ve KEMAL ve ESMA ve SAN'ATININ EN CÂMİ'İ ve EN MÜKEMMEL MİKYAS ve MEDARI OLAN bir ZÂTA, HER HALDE EN EKMEL bir VAZİYET-İ ubudiyeti verecek ve onun VAZİYETİNİ SAİRLERİNE NUMUNE-İ İMTİSAL edip HERKESİ onun İTTİBAINA SEVKEDECEK , tâ ki O GÜZEL VAZİYETİ BAŞKALARINDA da GÖRÜNSÜN ." Lemalar - 53 " Sünnet-i Seniye, edebdir. Hiçbir mes'elesi yoktur ki, altında bir nur, bir edeb bulunmasın! Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: ﺍَﺩَّﺑَﻨِﻰ ﺭَﺑِّﻰ ﻓَﺎَﺣْﺴَﻦَ ﺗَﺎْﺩِﻳﺒِﻰ Yani: "Rabbim bana edebi, güzel bir surette ihsan etmiş, edeblendirmiş." Evet siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyeyi bilen, kat'iyyen anlar ki: Edebin enva'ını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. ONUN SÜNNET-İ SENİYESİNİ TERKEDEN, EDEBİ TERKEDER. ﺑِﻰ ﺍَﺩَﺏْ ﻣَﺤْﺮُﻭﻡْ ﺑَﺎﺷَﺪْ ﺍَﺯْ ﻟُﻄْﻒِ ﺭَﺏْ kaidesine mâsadak olur, HASRETLİ bir EDEPSİZLİĞE düşer." Lemalar - 54 Ciddiyet, ağırbaşlılık ve Fahr-i kainat ve sultan-ı levlakin, nuzulü esnasındaki azami tecelli-i uluhiyet ve azamet karşısında ter döküp titrediği ve kainattan ağır mahiyette olan VAHYİN hakayıkını tebliğde, hele sırr-ı vahyin feyziyle ayatın arş-ı semavisinden nuzul ile ayatın ayetleri olan Risale-i Nur'u, kürsiy-i derste cemaate AYNEN okurken ki CİDDİYET VE VAKAR elbette o resailin menbaı ve hakikatı olan vahyin, kemal-i ciddiyetine muvafık olması EDEBİN bizatihi kendisidir ve sünnet-i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâma tevfik-i harekettir...! Ciddiyetin Zıddı, iş ve vazifede gevşeklik ve ihmalkârlık davranışlarla, LÂÛBALİYANE BİR HAFİFLİKTİR Kİ RİSALE-İ NUR'UN DERSİNDE BU HALİN VUKUU EDEPSİZLİKTİR. LÜZUMSUZ KONUŞMAK ve SIRITMAK, EL ve DİL ŞAKALARI YAPMAK , büyük küçük arasında ADAB-I MUAŞERET DENİLEN FAHR-İ ALEM ASM'IN ADET-İ HASENESİNE EDEPSİZCE MUHALEFETTİR..! EVET NİHAYET CİDDİYETTEKİ VAHYİN HAKAYIKINI BEDİÜZZAMAN'IN MEHDİYET KÜRSÜSÜNDE ELİNE NUR-U KUR'AN OLAN RİSALE-İ NUR'U ALIP O SIRR-I VAHYİN AĞIRLIĞIYLA İSTİHZA EDİYOR GİBİ HAFİFLİKLER CİDDİYETE MUHALİF HAREKETLERDENDİR. Diğer bir mânâsıyla ciddiyet, bir kimsenin esas gaye edindiği dâvasını ve vazifesini tam bir alâka ve gayretle ele alması, hassasiyetle ve fedakârane takib etmesidir. Ciddiyet, herkes için ehemmiyetli olmakla beraber, hizmet ehli için daha çok ehemmiyetlidir. RASÛLULLAH ALEYHİSSALATÜ VESSELAM ve NÜBÜVVETİN TEBLİĞİ NOKTASINDA CİDDİYETE DAİR BAZI İFADE-İ NURİYE. " O zatın en yüksek derecede bulunan ZÜHD ve takvâ ve ubudiyeti, şehadetleriyle mâlik olduğu kuvve-i imaniyeyle musaddaktır. Ve keza, siyer-i nebeviyenin şehadetiyle derece-i vüsûku ve KEMAL-İ CİDDİYET ve metaneti ve bütün işlerinde ve harekâtında kuvve-i emniyeti, hakka mütemessik ve hakikate sâlik olduğunu TASDİK EDEN KAT'Î DELİLLERDİR." Mesnevî-i Nuriye-23 " O zât-ı nurânî, okuduğu o hutbe-i ezeliyeyi öyle bir TARZLA OKUYOR ne tereddüdü var, ne hicabı, ne korkusu var, ne teessürü… Hem samimî bir safa-i kalble, HÂLİS BİR CİDDİYETLE , hasımlarının damarlarına dokundurmak üzere, akıllarını tezyif, nefislerini tahkir edip izzetlerini kırıyor. Acaba böyle bir dâvâda, böyle bir makamda, böyle bir şahıstan zerre miskal bir hilenin bu meseleye karışmasına imkân var mıdır? " Mesnevî-i Nuriye- 27 " Vazifesinde nihayet hüsnündeki secâyâ-yı gàliyesini ve kemâl-i emniyetini ve kuvvet-i imanını ve gayet itminanını ve nihayet vüsukunu gösteren fevkalâde takvâsı, fevkalâde ubudiyeti, FEVKALÂDE CİDDİYETİ, fevkalâde metaneti, dâvâsında nihayet derecede sâdık olduğunu güneş gibi âşikâre gösteriyor." Sözler- 236 " Şimdi, şu zâtın delâil-i sıdkı ve berâhin-i nübüvveti, yalnız muci-zâtına münhasır değildir. Belki, ehl‑i dikkat için, hemen umum harekâtı ve ef’âli, ahval ve akvâli, ahlâk ve etvârı, sîret ve sureti, sıdkını ve CİDDİYETİNİ isbat eder." Mektubat-90 "Peygamberin DELİL-İ SIDKI; herbir hareket, herbir hâlidir. Evet, herbir hareketinde adem-i tereddüd ve muterizlere adem-i iltifat ve muarızlara adem‑i mübalât ve muhalif olanlardan adem-i tahavvüfü, SIDKINI ve CİDDİYETİNİ gösteriyor. Hem de evamirinde hakikatın ruhuna olan isabeti, hakkıyyetini gösterir. Elhasıl: Tahavvüf ve tereddüd ve telâş ve mübalât gibi HİLE ve adem-i vüsuku ve itminansızlığı imâ eden umurlardan müberrâ iken, bilâ perva ve kuvvet-i itminanla en hatarlı makamlarda olan hareketi ve nihayette olan isabeti ve iki âlemde semere verecek olan zîhayat kaideleri harekâtıyla tesis ettiğine binaen, herbir fiil ve herbir tavrının iki taraftan, yani bidayet ve nihayetten CİDDİYETİ ve SIDKI, nazar-ı ehl-i dikkate arz-ı didar ediyor. Bâhusus mecmu-u harekâtının imtizacından CİDDİYET, HAKKIYET ŞU'LE-İ CEVVALE gibi; ve in'ikasatından ve muvazenatından sıdk ve isabet berk-i lâmi' gibi tezahür ve tecelli ediyor. Asar-ı Bediiyye - 52 EHL-İ HİZMET İÇİN.. HEM ESNAY-I HİZMETTE HEM TEBLİĞ-İ RİSALE-İ NUR'DA CİDDİYET... YANİ.. VELAYET-İ KÜBRA OLAN VERASET-İ NÜBÜVVETTEKİ MAKAM-I TEBLİĞİN ENVARI ALTINA GİRİLDİĞİ.. YANİ BEDİÜZZAMAN'IN DERS KÜRSÜSÜNDE MAKAM-I MEHDİYETİN TEBLİĞİ AVANINDA VE O VAKİT SEN, DELLÂL-I KUR'AN SAİD'İN VEKİLİ BELKİ MANEN AYNI HÜKMÜNE GEÇDİĞİNDE Kİ CİDDİYETE DAİR BAZI DESATİR-İ NURİYENİN BEYANIDIR..! " Kur’ân-ı Hakîmin HİZMETİ ESNASINDA ve HAKAİK-İ İMANİYENİN DERSİ VAKTİNDE , o hakaik hesabına ve Kur’ân şerefine, O MAKAMIN İKTİZA ETTİĞİ İZZET ve VAKAR-I İLMİYEYİ DERS VAKTİNDE MUHAFAZA EDİP, BAŞIMI EHL-İ DALALETE EĞMEMEK için, o İZZETLİ vaziyeti muvakkaten takınıyorum." Lem’alar - 173 " Sizin gayret ve CİDDİYETİNİZ ve yardımınız her sıkıntıyı izale eder, daimî sürur verir." Emirdağ Lâhikası 1- 25 GAYET EHEMMİYETLİ VE CİĞERSÜZ BİR HAKİKATI İHTAR.. "Evet, Hürriyetçilerin AHLÂK-I İÇTİMAİYEYDE ve DİNDE ve seciye-i milliyede BİR DERECE LÂÛBALİLİK GÖSTERMELERİYLE yirmi-otuz sene sonra DİNCE , AHLÂKÇE, NAMUSÇA ŞİMDİKİ VAZİYETİ GÖSTERDİĞİ CİHETİNDEN, ŞİMDİKİ VAZİYETTE DE , ELLİ SENE SONRA bu DİNDAR , NAMUSKAR, KAHRAMAN SECİYELİ MİLLETİN NESL-İ ATİSİ , SECİYE-İ DİNİYE ve AHLÂK-I İÇTİMAİYE CİHETİNDE NE ŞEKLE GİRECEK , ELBETTE ANLIYORSUNUZ ." Emirdağ Lâhikası 1- 21 " Hizmet-i Kur’âniyenin bir silsile-i kerameti ve o hizmet-i kudsiyenin etrafında izn-i İlâhî ile nezaret eden ve himmet ve duasıyla yardım eden Gavs-ı Âzamın bir nevi kerameti beyan edilecek. Tâ ki, bu HİZMET-İ KUDSÎYEDE bulunanlar, CİDDİYETLERİNDE , hizmetlerinde sebat etsinler." Lem’alar- 40 " Hizmet-i Kur’âniyede bulunana, ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli. Tâ, ihlâsla, CİDDİYETLE hizmet-i Kur’âniyede bulunsun. İşte, Hulûsi’nin kalbi çendan lâyetezelzel idi. Fakat bu vaziyet onu fütura sevk ettiğinden, şefkatli tokat yedi. Tam bir iki sene bazı münafıklar ona musallat oldular. Dünyanın lezzetini de kaçırdılar. Hem dünyayı ondan, hem onu dünyadan küstürdüler. O vakit vazife-i mâneviyesindeki CİDDİYETE tam mânâsıyla sarıldı." Lem’alar-42 " Selim fikrinizden, CİDDÎ TAVRINIZDAN, Kur'an'a ittiba ve temessük yolundaki doğru irşadınızdan, hakikî sözlerinizden, samimî telkininizden, umumî hayırhah hissiyatınızdan kalbime, mecruh ruhuma uzanan tîg-i şifa, neşter-i ümidin tesiriyle dilşâd ve mutmain oldum. " Barla - 376 " Hulûsi ise, âhirdeki Sözler’in ve ekser Mektubat’ın yazılmasına onun gayreti ve CİDDİYETİ en mühim sebeb olması. Ve Sabri’nin dahi On Dokuzuncu Mektup gibi bir sülüs-ü Mektubat’ın yazılmasına sebeb, onun samimî ve CİDDÎ iştiyakı olmasıdır." Barla Lâhikası-21 " Kardeşimiz Hasan Âtıf, hakikaten Risale-i Nur’un hizmetine pek çok lâyık ve müstaiddir. Müstesna hattıyla beraber ihlâsı, irtibatı, alâkadarlığı, CİDDİYETİ, SADAKATİ dahi mükemmeldir. Cenab-ı Hak onun emsalini çoğaltsın." Kastamonu Lâhikası - 128 " Evet, azim ve sebâtınız ve ihlâs ve CİDDİYETİNİZ, ehl-i dünyayı mağlûb etmiş ve ediyor." Kastamonu Lâhikası- 143 " Risale-i Nur şakirdlerinde fevkalâde bir sadakat ve sebat ve uhuvvet ve ihlâs ve kahramanlık var ki, bu acib zamanda binler ESBAB-I FESAT ve İFSAD İÇİNDE vahdetlerini ve ittifaklarını ve HİZMETTE CİDDİYETLERİNİ muhafaza ediyorlar. Bu kadar fırtınalı hadiseler içinde Risale-i Nur’u muattal bırakmadınız, söndürmediniz." Kastamonu Lâhikası-243 "Onların bu zamanda, BU CİDDÎ çalışmaları GÖSTERİYOR Kİ, RİSALE-İ NUR'DA öyle MANEVÎ ZEVK ve CAZİBEDAR bir NUR var ki, mekteblerde ÇOCUKLARI okumağa şevkle sevketmek için icad ettikleri HER NEVİ EĞLENCE ve TEŞVİKLERE GALEBE EDECEK bir LEZZET, bir SÜRUR, bir ŞEVK RİSALE-İ NUR veriyor ki; ÇOCUKLAR ve ÜMMİ ihtiyarlar böyle hareket ediyorlar." Kastamonu - 121 " Ahlâk-ı âliyeyi ve yüksek huyları hakikate yapıştıran ve o ahlâkı daima yaşattıran, CİDDİYET ile SIDKTIR. Eğer sıdk kalkıp araya kizb girerse, rüzgârlara oyuncak olan YAPRAKLAR gibi, o adam da İNSANLARA OYUNCAK olur." İşarat-ül İ’caz - 107 CİDDİYETİN, SIDKIN LAZIMI OLDUĞUNU BELKİ YİRMİ YERDE BEYAN EDEN HAZRET-İ MÜCEDDİD-İ EKBERİN, CİDDİYETİN ZIDDI OLAN LAUBALİLİĞİN MİLLET-İ İSLAMİYENİN NAZARINDA HÜRMET VE EMNİYET VE İTİMADI NASIL TAR U MAR ETTİĞİNİ KEMAL-İ CİDDİYETLE DERS VERSİĞİ BİRİNCİ MİLLET MECLİSİNDEKİ BEYANI Kİ DEMİŞ: Görülmüyor mu ki, İttihatçılar o kadar harika azim ve sebat ve fedakârlıklarıyla, hattâ İslâmın şu intibâhına da bir sebeb oldukları halde, BİR DERECE DİNDE LÂÛBALİLİK TAVRINI gösterdikleri için, DAHİLDEKİ MİLLETTEN NEFRET ve TEZYİF GÖRDÜLER. Mesnevî-i Nuriye - 100 "Eğer medeniyet böyle haysiyet kırıcı tecavüzlere ve nifak verici iftiralara ve insafsızcasına intikam fikirlerine ve şeytancasına mugalâtalara ve DİYANETTE LÂÜBÂLİCESİNE HAREKETLERE MÜSAİT bir zemin ise, herkes şahit olsun ki, o saadet-saray-ı medeniyet tesmiye olunan böyle MAHALL-İ AĞRAZA bedel, vilâyat-ı şarkiyenin, hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih ediyorum." Divan-ı Harbî Örfî - 46 " Risale-i Nur, gurur ve kibir ve hodfuruşluk ve zillet gibi, ahlâk-ı seyyieden kurtararak, tevâzu ve mahviyet ve izzet ve vakar gibi güzel ahlâklara sahip kılar. " Sözler - 765 EVET SABIK MESAİL-İ NURİYE İLE GAYET NET ORTAYA KONULDUĞU GİBİ HUSUSAN HİZMET-İ NURİYEDE VE DERS MAKAMINDA CİDDİYET VE VAKARA ÇOK EHEMMİYET VERİLİYOR VE MÜKERRER SARAHAT-İ NURİYE İLE CİDDİYET VE VAKAR BİR DÜSTUR OLARAK VAZ VE TEAPİT EDİLİYOR. EVET, LAKAYDÂNE VE LÂÛBALİYANE HALLERİ RİSALE-İ NUR RİSALE-İ NUR'UN ŞAHS-I MANEVİSİ VE İZZETİ KABUL ETMİYOR REDDEDİYOR..! EVET MEHDİY-A'ZAM OLAN RESAİLİN'NURİYYE'NİN BİR KAÇ DEFA İHTAR ETTİĞİ MESAİLİN BİLE TARZ-I HİZMETTE NE KADAR EHEMMİYETLİ VE RIZAYA MEDAR BİR DÜSTUR VE MESLEK-İ SAHABENİN CÜZLERİ OLDUĞU VE O MESLEĞİ DEKAYIKIYLA DERS VERMEK MANASI MÜSELLEM OLDUĞU HALDE BU KADAR ÇOK VE RASİN VE MUHKEMCE CİDDİYET VE SADAKATİ İMANA RAPTEDEN EMREDEN SARAHATİ NURİYE ELBETTE HER NUR TALEBESİ İÇİN TERKİNE ASLA CEVAZ OLMAYAN BİR DÜSTUR VE MESLEK OLARAK TESPİT VE VAZ EDİLMİŞ BULUNUYOR..! BÖYLE KUR'ANİ MESLEĞE RİAYET ETMEMEKLE SADAKATİ BOZANLAR BÜYÜK HATA EDİYORLAR VESSELÂM..! ESSELAMU ALA MENİTTEBEAL HÜDA VEL MELAMU ALA MENİTTEBEAL HEVA.. Muhammed Akif Fidan Bu haber 1537 defa okunmuştur.
|
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLARGALERİ |
||||||||
Sitemizdeki tüm yayınları izin almadan yayınlayabilirsiniz Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |